HAK-PAR Seçim Yorumu

2015-06-09 18:28

Türkiye’de kurulu olan yaklaşık 100 partiden sadece 20 si seçimlere girme yeterliliğine ulaşabilmiştir.
Bu 20 partinin tümü de kendisini Türk, Türkçü ve ya Türkiyeci olarak tanımlamış, sadece HAK-PAR “Kürdistani bir parti” olarak seçmenin karşısına çıkmıştır.
Türk-Türkçü partiler bir yana, Kürt kökenli partiler bile bu güne dek açık ve net bir şekilde “Kürdistani” bir parti olduğunu söyleyerek seçimlere dahil olmamıştır.
HAK-PAR ‘ın net bir söylemle “Kürdistani” kimlikle seçimlere katılması bir ilktir ve önemlidir.

HAK-PAR mevcut olanakları ve verili yasal sistem dolayısıyla Parlamentoya temsilci gönderme olanağı olmadığını bilerek; ya estirilen havaya teslim olup mevcut Türk, Türkçü, Türkiyeci partilerin kuyruğuna takılacak, onların hedeflerinin bir malzemesi olacak, ya evinde oturup Kürt halkına örülen tuzakları sadece seyredecek, ya da seçim olanaklarını Kürt/Kürdistan sorununun çözümüne yönelik, halkımızın meşru taleplerini dillendirecek bir platform olarak kullanacaktı.
HAK-PAR öncelikle tüm olanaklarını Kürt yurtseverleriyle paylaşma, Kürdistani seçim ittifakı sağlama çabalarına girişti. Ne yazık ki Kürtler arasında “Kürdistani” birlik için onca söylem geliştiren kimi parti ve çevreler, güçlüden yana tutum aldılar, estirilen Türkiyelileşme rüzgarlarında savrulmaktan kurtulamadılar.
7 Haziran 2015 seçimlerine tek başına 77 seçim bölgesinde katılan HAK-PAR seçim sürecini Kürt halkının temel hak ve özgürlük taleplerini dillendirmek için değerlendirmiş, çok kısıtlı olanaklarla dahi olsa Kürt halkını seçeneksiz bırakmamıştır.
Bu nedenle HAK-PAR’ın başı diktir.

Seçim süresince her fırsatta, Kürt/Kürdistan sorununun barışçıl demokratik çözümünün ancak Kürtlerin kendi ülkelerinde, kendi kendilerini yönetmesiyle mümkün olduğunu, bunun da asgari olarak eşitlik temelinde federasyonla mümkün olduğunu anlatmıştır.

Propaganda çalışmalarında, bildiri, afiş ve diğer tüm alanlarda Kürtçenin kullanılmasına özel önem vermiştir.
İlk kez TRT de 10 dakikalık propaganda imkanını “Kürtçe” ile ve Kürt halkının temel taleplerini ifade eden bir konuşmayla değerlendirmiştir.

HAK-PAR Kürdistani bir seçenek olarak seçmenin dikkatini çekmiştir.

Mecliste bulunan dört partinin tüm alanları bloke ettiği, aşırı kutuplaşmayla karakterize olan bu seçimde, geçmişte Türkiye’de iktidar olan kimi büyük partilerin dahi eridiği göz önünde bulundurulduğunda HAK-PAR’ın oylarını koruması ve hatta beşte bir oranında artırması dikkate değerdir.
Kuşkusuz HAK-PAR’ın aldığı oy çok küçüktür, ancak aday gösterilen her yerde tüm olumsuzluklara ve imkânsızlıklara rağmen seçmenin “HAK-PAR’ı dikkate alması, gelecek adına umutlu olmak için yeterlidir.
Parlamentoda bulunan partilerin, hazineden 315,7 milyon TL seçim yardımı aldığı, devletin ve yerel yönetimlerin olanaklarına ek olarak medya olanaklarını sonuna kadar kullandığı bir seçim yarışının adil olduğunu düşünmek mümkün değilken, HAK-PAR’ın neredeyse sıfır bütçeyle tamamen gönüllü kadrolarıyla yürüttüğü cılız kampanya ile ve uygulanan medya ambargosuna rağmen oyunu artırması önemsenmesi gerekli bir durumdur.
Kürt seçmen HAK-PAR’a daha güçlü ve görünür olmasını sağlayacak bir kampanya yapabilmesi halinde kredi açabileceği mesajını vermiştir.
Kürt cephesinde büyük savrulmaların yaşandığı bu süreçte Kürt halkının temel hak ve özgürlüklerini kararlıca savunan HAK-PAR’a verilen 58.756 oy bilinçli oylardır. Ve çok değerlidir.
HAK-PAR kendisini daha da güçlendirerek, daha görünür olmanın imkanlarını yaratarak yoluna kararlıca devam edecektir.

Bu vesileyle başta HAK-PAR’a oy veren, destek olan ve emeği geçen herkese, tüm olumsuz koşullara rağmen büyük bir özveriyle aday olan ve çalışan tüm arkadaşlarımıza, dostlarımıza teşekkür ediyoruz.

Öte yandan seçimler Parlamentodaki genel manzarayı değiştirmemiştir. Yine önceki dönem gibi, zaten parlamentoda olan 4 parti koltukları paylaşmışlardır. 12 Eylül 1980 darbe rejiminin getirdiği ve bu güne dek süren % 10luk baraj, bu kez iktidar partisinin tek başına iktidar olmasını barajlamıştır.
Seçmen iktidardaki Ak Parti ve ana muhalefetteki CHP’yi cezalandırmış, bu partiler oy kaybına uğramıştır.
İktidar sarhoşu AK Parti, reformcu yapısından uzaklaşmış, Ergenekoncu, militarist kesimle yeniden köprüler kurmaya, otoriterleşmeye yönelmiş, Kürt meselesinde başlangıcının tersine daha geri zigzaglı bir tutum içine girmiş, MHP tabanından oy almak hesabıyla ırkçı şoven söylemlere yönelmiş, başta Kürtler olmak üzere değişimden yana kesimlerin desteğini ciddi oranda kaybetmiştir. Kürt halkının meşru taleplerine kulak vermek yerine, pazarlık konusu yapmış, İmralı –Kandil ve HDP ile geliştirdiği diyalog ters tepmiştir.
Oy kaybı % 9 un üzerindedir. Geçmişte AK Partiye oy veren muhafazakar Kürtler, CHP ye oy veren Alevi Kürtler HDP ye yönelmiş, HDP beklenenin üzerinde, %13 oy alarak barajı aşmıştır.
AK Parti’nin Kobani trajedisi karşısında Kürtlerin hassasiyetini önemsemeyen tutumu, Kürdistan’da oy karşılığı olmayan aday stratejisi ve HDP Diyarbakır mitinginde gerçekleşen bombalı saldırı muhafazakar Kürt seçmeni HDP ye yöneltmiştir.
Keza CHP seçmeni olan Alevi Kürtlerin önemli bir kesimi üzerinde “Ak Partiyi ancak HDP durdurur” söylemi etkili olmuştur. Aynı zamanda Fetullahçı kesimin desteği de bu yönde olmuştur Nitekim Selahattin Demirtaş”ın “Bize emaneten oy vererek HDP”nin demokratik siyasetin önünü açmak isteyenleri mahcup etmeyeceğiz” söylemi bu gerçeği ifade etmektedir.
HDP 80 milletvekiliyle parlamentoya girmiştir.
Kürt seçmenlerin ağır bedelleri geride bırakarak “partimiz “ dediği ve oylarıyla desteklediği, pek çok Kürt-Kürtçü siyasetçinin “aman ha barajı aşsın” dualarıyla peşine takıldığı HDP Genel Başkanı Demirtaş “Artık HDP gerçek bir Türkiye partisidir. Türkiye HDP’dir, HDP Türkiye’dir. Söylemiyle istikametini ve konumlandığı zemini tarif etmiştir.
Kuşkusuz Anti demokratik seçim barajının aşılması ve HDP’nin mecliste temsil edilmesi olumludur.
Ancak, HDP’nin Kürtlerin oylarıyla, çok sayıda Türk-Kemalist sol kadroyu Kürtlerin temsilcisi haline getiren bu zaferinin sonuçları üzerinde de ciddiyetle düşünmek gerekmektedir.

MHP’nin oylarını % 16 ya çıkarması ve HDP’nin “emanet oylar”la barajı aşması dengeleri değiştirmiştir.
Böylece Ak Parti % 41 oyla ancak 258 milletvekili çıkarabilmiştir.
Seçmen Ak Partiye sunduğu tek başına iktidar kredisini geri çekmiş, tek başına iktidar olma imkanı vermemiştir.
Mevcut oy ve milletvekili dağılımı çok problemli koalisyon manzarası çıkarsa da ciddi bir krizi de işaret etmiştir.
Ufukta koalisyon görünse de, muhtemelen bu uzun ömürlü olmayacaktır.
Türkiye şimdiden bir erken seçim türbülansına girmiştir.
Bırakalım Türk, Türkçü ve Türkiyeci partiler ve onların etki alanındakiler mevcut türbülansta debelenip dursunlar.
Biz HAK-PAR olarak Kürt halkının kendi kendisini yönetme talebinin zeminini, sabırla, adım adım döşemeye devam edeceğiz.09.06.2015

Hak ve Özgürlükler Partisi
Hak-Par