Geçtiğimiz günlerde Almanya Diyasporasında yaşayan 19 Kürt aydını, ve sivil toplum örgütü yöneticisinin yaptığı çağrı üzerine 2 Mayıs 2015 tarihinde Almanya’nın Duisburg kentinde 70 Kürt şahsiyeti ve sivil toplum örgütü yöneticisi bir araya geldi. 7 Haziran Parlemento Seçimleri, Barış Süreci, Yeni Anayasa ve Başkanlık Sistemi konularını tartıştı ve bir sonuç bildirisi yayınladı. Sonuç bildirisi: Bizler Almanya’da yaşayan Kürt yurtseverleri olarak önümüzde ki dönemde Türkiye ve Kürdistan’da gerçekleşecek olan parlemento seçimleri ile ilgili; Kürtlerin ulusal demokratik haklarını parlamentoda açık bir biçimde savunacak ve bu hakların elde edilmesi için gerekli mücadeleyi yürütecek Kürdistani bir temsiliyetin Türk meclisinde olmasını önemsiyoruz. Halkımızın, Kürdistan ‘da ki mevcut statükoyu savunan ve devam etmesini isteyen Türk partilerinden ve „Türkiyelileşmek „ projesiyle Kürt halkının ulusal ve demokratik haklarını görmezden gelip, Kürt ulusal dinamizmini sistem içine çekerek elimine etmek isteyen partilerden uzak durmasını istiyoruz.. Oy vermek için sandık başına gidenlerin, seçime girecek partiler arasında Kürt ve Kürdistan sorununa somut çözüm önerisinde bulunan ve Kürdistan’a siyasal statü verilmesini savunanlar ile diğerleri arasındaki farkı görerek oy kullanacaklarına inanıyoruz. „Barış Süreci“ ile ilgili: Mit ile Abdullah Öcalan arasında başlatılan sürec, silahların susması ve kimsenin yaşamını kaybetmemesi anlamında olumlu olmuştur. Fakat hükümetin ve Öcalan’ın Kürt ve Kürdistan sorununun çözümüne ilişkin kayda değer ciddi bir proje ortaya koyamadıklarını, yapılan tartışmaların Kürt ve Kürdistan sorununun niteliğini kavramaktan uzak olduğu ve çözüme hizmet etmediği tarafımızdan tespit edilmiştir. Sorunun çözümüne ilişkin „Terörün sona erdirilmesi ve toplumsal bütünleşmenin güçlendirilmesi“ gibi isimlendirmelerden başlayarak, atılması zorunlu olan asgari adımların bile PKK’nin silah bırakmasına endekslenmesi gibi, yanlış değerlendirmeler bir kenara bırakılmalı ve samimi adımlar atılmalıdır. Sorunun adı doğru konulmalıdır. Kürt halkının ulus olma gerçekliğinden kaynaklanan hakları kabul edilmeli, anayasal güvencelere kavuşturulmalıdır. Bu nedenle gerekli idari ve yönetsel değişiklikler gerçekleştirilmelidir. Başkanlık Sistemi Hakkında: Öncelikle parlementer sistem veya başkanlık sistemi tartışmalarının yerine, bir bütün olarak sistem tartışılmalıdır. Tekçi bir anlayışla 1923’te kurulan rejim değiştirilmeli, Türkiye’nin ve Kürdistanın çok uluslu, kültürlü, dilli ve dinli niteliği dikkate alınarak yeniden yapılandırılmalıdır. Bu bağlamda sorunun temel niteliği görülmeden ve ortaya bütünlüklü olarak yapısal bir değişim projesi konulmadan yapılan başkanlık sistemi tartışmalarının, arka planında diktatoryal heveslerin olduğunu ve Türkiyenin demokratikleşmesine hizmet etmediğine inanıyoruz.. Anayasa ile ilgili: Seçimlerden sonra yapılması muhtemel olan yeni bir anayasan toplumun bütün kesimlerinin istemlerini dikkate almalıdır. Evrensel demokrasi değerleri ile bütünleşmiş bir anayasanın Türkiyenin gelişimine katkı sunacaktır. Bu anayasada Kürt kimliği kabul edilmeli ve Kürt varlığı anayasal güvenceye kavuşturulmalıdır.
07.05.2015
www.dengekurdistan.nu |
Türkiyelileşmek projesine oy verme