30 Eyl. 15; 11:50 7 Haziran seçimleri sonunda yeni bir hükümet kurulamadı. Hükümetin kurulamaması Türkiye’de ciddi bir siyasi krize neden oldu. Durumun bu noktaya gelmesinde mevcut iktidar partisi başta olmak üzere parlamentoya seçilen tüm siyasi partilerin ve diğer siyasi aktörlerin payının büyük olduğu görüşündeyiz. Yaşanan siyasi krizin nedeni, Türkiye’de milyonlarca insanı ilgilendiren iki temel sorunun çözümüne yönelik yaklaşım ve anlayıştır. Bu sorunlardan biri Kürt ve Kürdistan sorunudur. Diğeri ise yine milyonlarca Aleviyi de ilgilendiren inanç özgürlüğü konusudur. Geçmiş yıllarda AKP hükümeti bu iki temel konuda kimi adımlar atsa ve nisbeten olumlu tavırlar sergilese de, sorunların çözümü noktasında dik durmayı başaramadı ve zamanla devletin bu konulara ilişkin resmi tezlerini savunur konuma geldi. Diğer taraftan AKP hükümeti, Kürt sorununa PKK’nin silahsızlandırılması ve kimi kültürel hakların verilmesi bağlamında yaklaştı. Oysa durum hiç de öyle değildir. Kürt sorunu PKK’den önce de vardı, yarın PKK olmasa da, sorun köklü bir şekilde çözülmediği sürece Türkiye’nin en büyük sorunu olarak gündemde olacak ve bugün olduğu gibi büyük çalkantılara ve siyasi krizlere yol açacaktır. Ana muhalefet partisi CHP ise tüm olan bitenlere rağmen, geçmişteki yaklaşımını sürdürmektedir. Temel sorunların çözümü konusunda ürkek davranmaktadır ve ciddi bir programa sahip olmadığı görülmektedir. MHP ise zaten “Kürt ve Kürdistan sorunu diye bir sorun yok” diyor, sorunu terör bağlamında görüyor. 7 Haziran seçimlerinde, barış ve sükunet ortamının kalıcı bir barışa dönüşmesi için Kürt halkı HDP’ye büyük bir destek verdi. Bu desteğin sonucu olarak HDP, parlamentoya 80 milletvekili soktu. 80 millletvekili kazanma gibi ciddi bir güce rağmen, HDP de Kürt sorunun çözümü konusunda, program ve talepler noktasında net bir görüşe sahip değildir. Başta Kürt sorunu ve Alevilerin inanç sorunu olmak üzere, Türk devlet sisteminin neden olduğu tüm etnik ve dini sorunlar çözülmeden Türkiye’de gerçek ve kalıcı bir barış ve huzurun sağlanması mümkün değildir. Coğrafyada kalıcı bir barışın hakim olabilmesi ise Kürt ve Alevi sorunu gibi iki temel toplumsal sorunun çözümüne bağlıdır. 1 Kasım erken genel seçimine katılan Hak ve Özgürlükler Partisi (HAK-PAR) bu her iki temel sorunun çözümüne ilişkin net bir programa ve görüşe sahip Kürt orijinli bir partidir. HAK-PAR Kürtler için statü talebinde bulunmaktadır ve Kürt sorununda federasyonu ve eşitlik temelinde bir çözümü savunmaktadır. Başta Aleviler olmak üzere öteki dini inançlar için tam bir inanç özgürlüğü istemektedir. Bu nedenle, KOMKAR olarak diyasporada yaşayan Kürtlere çağrıda bulunuyor; Kalıcı bir barış ve istikrarın sağlanması için, Kürt sorununun adil ve kalıcı bir şekilde çözülmesi için, Eksiksiz bir inanç özgürlüğünün sağlanması için, 1 Kasım’da yapılacak seçimlerde HAK-PAR’a oy vermeye davet ediyoruz. Kürdistan Dernekleri Birliği-KOMKAR
|