Yakılan kadınlara ithafen!

komjin3
Dünya Kadınlar Günü´nü kutlamaya hazırlandığımız şu günlerde hem umudu hem de umutsuzluğu birarada yaşıyoruz. Umutluyuz, çünkü, silahların sustuğu bir süreçte, elbette ki barışın inşası ve Kürt sorununun demokratik yollardan çözümü çok daha çabuk ve kalıcı olacaktır.

Diğer taraftan, insanı umutsuzluğa sürükleyen ve ardı arkası kesilmeyen kadına yönelik şiddet haberleri…

Toplumu topyekün bir cinnetin eşiğine getiren bu olaylar, şiddet kelimesinin bile sınırlarını zorlayıp, vahşete, hatta katliama dönüştü. Önce tecavüz et, yetmedi bıçakla, olmadı öldür, hatta yak.

Bu vahşetleri, sıradan birer cinayetmiş gibi görmek ve göstermek münkün değil. Bu, kadına yönelik şiddetin nerelere vardığının ürkütücü boyutlarını gösteriyor.

Peki nasıl oluyor da şiddet bu kadar kanıksanıyor ve içselleşiyor?

Eğer devlet, sokağa çıkan ve demokratik haklarını kullanan vatandaşlarını „yola“ getirmek için şiddet uygular, hatta onları döverek öldürürse;

Eğer erkek, sudan bahanelerle karısını döver ve kadın da bunu kabullenirse;

Eğer şiddet okullarda bir eğitim aracı olarak kullanılırsa;

Eğer toplumda kadın, „fıtratı gereği“ erkekle eşit kabul edilmez, yasalar ve gelenekler de bunu desteklerse;

Eğer kadın, erkekle aynı işi yaptığı halde daha az ücret alırsa;

Eğer „nasılsa evleneceği adam ona bakar“ mantığıyla kız çocukları okula gönderilmezse;

Eğer çocuklar daha küçük yaşlarda „kadınlar ve erkekler“ olarak ayrıştırılırsa;

Yani devletten aileye kadar, toplumun her kesiminde ayrımcılık ve şiddet bir yaşam biçimi haline gelirse, bunun doğal bir sonucu olarak da içselleşir ve kabul görür.

Bize yaşatılan bu haksızlıkları bir kader gibi görüp, yarın hangimizin başına ne gelecek diye beklemeye devam mı edeceğiz? Elbette ki, hayır!

Horlanmak, aşağılanmak, yaftalanmak, ikinci sınıf vatandaş olarak görülmek, dövülmek, tecavüze uğramak, öldürülmek, hatta yakılmak istemiyoruz artık! Yeter!

Bu vahşetlerin önüne geçilebilmesi için göstermelik yasalar çıkarmak ya da mevcut yasalarda yeni düzenlemeler yapmak yetmez. Toplumda kadın algısının değişmesi, yasaların gereği gibi uygulanması, faillerin af ve benzeri haklardan yararlanmaması gerekir.

KOMJIN’lı Kürt kadınları olarak, ayaklarımıza vurulmaya çalışılan bu prangalardan kurtulmak için bütün Kürt kadınlarını örgütlü mücadeleyi yükseltmeye çağırıyoruz.

Yaşasın 8 Mart!

Yaşasın Kürt kadınlarının örgütlü mücadelesi!

Mart 2015